Daha önce de bir kez daha takışmıştık. Yine bilip bilmediği konular üzerinde,  yorum yapıp, her zamanki gibi vicdani veya mantıksal olmayan duyularınla hareket edip iftiravari cümlelerine karşı gelip, ‘Orda dur’ demiştim. Hoş duracağın ya da durdurulacağın yokmuş… Öncelikle şunu belirtmek isterim ki ben bugüne kadar hiçbir yazım için ‘Şunları yaz’ talimatı almadım. Talimatlarla hareket eden biri olarak sen, dünkü ve daha önceki yazında, yazılarımın Abdulvahap Olgun ve Adem Aksakallı tarafından yazdırıldığını iddia etmiştin. Hatta daha da seveceğin bir kelime kurayım, ‘iftira atmıştın’. Eee ne demişler ‘Testide ne varsa ağızdan o çıkar’ Önce benim halkın gözündeki Olgun tespitim için ileri geri konuşmuş, Olgun hakkında demedik şey bırakmamıştın. Oysa sen geçmiş dönemki bir yazında ‘Abdulvahap Olgun, hayatının hiçbir devresinde töhmet örsüne yatmamıştır. Onun için, istikbalinde tenkit çekicinden sızlanacağı tek bir hadise dahi yoktur. Onun mazisi yaşadığı gün kadar aydınlıktır. Evet, kim hangi garaz veya iyi niyetle araştırırsa araştırsın, Abdulvahap Olgun un mazisinde, yüzünü kızartacak tek bir tablo bulamaz. Bütün dünya ona hasım kesilse -iftira veya yalana başvurmadıkça- onun iffet ve ismetine toz konduramazlar; hayatı hep doğru bir istikamet içindedir.’ demiştin. O zaman sen ya yalana başvurdun Olgun için cümleler kurarken ya da iftira attın. Şimdi bu kadar iftira ve yalan dolu cümleler kullanan kişi beni yine hedef almış. Hem de niçin biliyor musunuz? Fener alayı için. Neymiş de ben, ‘CHP’li gençlerin katılımı belediyenin etkinliğine göre daha çok olmuş’ demişim. Yıllardır benim için ‘Kardeşim’ diyen İbrahim Kaya 3 kuruşluk siyasi menfaatleri için bu kez bana iftiralar atıp, karalama kampanyaları başlatıyor. Benim Yazıbaşı’da olmadığımı, bol keseden attığımı iddia eden Kaya, için sosyal medya hesabımdan bir fotoğraf paylaşacağım o gece orda olduğumu gösteren, umarım birazcık mahcup olur.  Hoş bir fener alayı için niye karşı yazı yazılır neden bu kadar basitleştirilir gazete köşeleri onu da anlamış değilim. Tabi belediyede iş olmayınca ne yapacak. ‘Torbalı Güncel bir şey yazarsa yanıt vereyim de aldığım maaşı hak edeyim’ telaşına düşülmüş de olabilir. Zira zaten daha işlevli bir işini görmedim. 2 bin kişinin katıldığı Yazıbaşı’daki Fener Alayı için ‘Yazıbaşı’nın nüfusunu biliyor musun?’ diyen Kaya, o organizasyonda sadece Yazıbaşılılar yoktu. Torbalı’dan cumhuriyet ve Atatürk aşığı yüzlerce kişi de orada yer almıştı. Servislerin ve araçların haddi hesabı yoktu. Bu yazdıklarım için CHP Sözcüsü diye yine yazacaksan yaz CHP Sözcülüğü, kalemşörlükten iyidir. Hayatı boyunca çeşitli siyasi düşünceler benimsemiş, CHP döneminde CHP’li, AK Parti döneminde de AK Partili olup, toplum içinde artık saygınlığını yitirmek de Nirvana’ya ulaşan İbrahim abi, Torbalı Belediyesi’nin AK Parti döneminde daha çok kültürel çalışma yaptığını söylüyor bir de. Yıllardır bir Hıdırellez, bir Rahvan At Yarışı, bir deve güreşi düzenleyemeyen belediye, fener alayı düzenleyince kültürel aktivitelerin öncüsü oluyor. Ha bir de arada İsmail Uygur’un ilçeye kazandırdığı İzmir’de bile eşi bulunmayan BKM’de anaokulları için salonu ücretsiz tahsis ederek kültürel çalışmalara yön veriyor ki Kaya bu cümleleri kuruyor. ‘Bir belediye başkanı düşünün zırhlı aracı olsun, camları filmli olsun. Binsin arabasına vatandaşla göz göze bile gelmeden, yollarını tozunu dumanını birbirine katsın. Lafa gelince de aynı belediye başkanı “Halkın adamı, vatandaşla iç içe, kapısı herkese açık”…’ Bu cümleler Adnan Yaşar Görmez için yazılan cümleler. Tam da tahmin ettiğiniz üzere bu sert ifadeler İbrahim Kaya tarafından yazıldı. Ne zaman doğru söylediği kestirilmeyen ünlü köşe yazarımız İbrahim Kaya’nın bana yazığı ifadeler için cevap yazacağımı söylediğimde birçok kişi ‘Aman boş ver, kim okuyor ki artık onu.’ ‘İbo birinin aleyhinde yazıyorsa o kişi doğru kişidir’ şeklinde ifadeler kullansa da yazı yazma gereği duydum. Çünkü bizler onurlarımızla yaşayan insanlarız. Kimseye iftira atmadığımız gibi, haksızlık ve yalan yanlışlara karşı tepkimizi ortaya koyarız. Belediye de binlerce lira maaş alıp, klimalı odalarda birilerine iftira atılırken, biz motosiklet tepesinde hangi arsa kime, kaç paraya satılıyor, vatandaşın geleceği nasıl ipotek altına alınıyor onu araştırıp yazıyoruz. Sonra da birisi çıkıp, bizi kaleme alıyor. Sebep, ‘Başkanına laf uzatmışız’ Cümlesinin birinde benim için ‘Utanmadan’ kelimesini kullanan İbrahim Kaya, benim için ‘Gerçi pek bilinmiyor’ demiş. Doğru söylüyorsun. Senin kadar bilinmiyorum. Ama sen biliniyorsun. Herkes seni biliyor. Ama nasıl biliyor? Bu da çok önemli. Adaşımız İbrahim Tatlıses de çok biliniyor. Millet neler diyor mesela onun için. O yüzden abim benim, bir daha dolama bizi diline, vatandaş seni de biliyor bizi de. Bırak da selam verenin azalmasın. Seni tanımadan önce yazdığın yazılar nedeniyle olsa gerek seni iri, yarı, kalıplı birini hayal ederdim. Cesur, kimseden korkmayan yazılarınla idolümdün. Vay be diyordum herif neler yazıyor. Tıpkı şimdiki gibi ‘Vay be!’ ‘Neler yazıyor? Ak dediğine kara diyor, iyi dediğine kötü, baba dediğine hain. Belediyeyi yüz milyonlarca liralık borca sokan, tapulu yerleri ipotekleyen, arsaları satan, taşınmazları değersiz hale getiren kişiye de ‘Adam gibi adam’. Vatandaşın aklıyla dalga geçen, doğruyu yazana da ‘utanmaz’ diyen üstelik utanmaz dediği kişi olan bana da ‘Kardeşim’ diyen İbrahim abi, siyasetiniz batsın. Birilerini yüceltmek için birilerini kırmak, küstürmek sanırım siyasetin gereği, dedim ya batsın siyasetiniz. Dediğin gibi biz ekmeğimizin derdindeyiz ama yediğimiz lokmayı onurumuzla yemenin mücadelesini veriyoruz. Senin ne geçim derdin var ne de kira derdin. Geçimin belediyeden kira sorununu da nasıl aştığını herkes biliyor.  Torbalı’da bir örneğin daha yok, hala klavyenin başına geçip nasıl yazabiliyorsun anlamış değilim. Yeni askerden geldim. Askerliğini başkasının parasıyla bedelli olarak yapan sen, vatanperverliğin(!) gereği bulunduğun 19 Mayıs’ta gerçekleşen fener alayları için yazdığın yazıdaki gibi iftiralardan uzaklaşman gerekiyor. Bu yazdıklarımın acımasız olduğunu biliyorum ama sen de bilirsin ki dost acı söyler.  Yazımı, gazetecilerin idolü olan Uğur Mumcu’nun ifadeleriyle bitirmek istiyorum “Haklıdan yana değil, güçlüden yana olanlar korkak ve kaypak olurlar, Güç merkezi değiştikçe dönerler; fırıldak olurlar...” (Sözüm meclisten dışarı)  Ha abi, sen şimdi dayanamaz bu yazılarıma yanıt yazarsın ama bil ki ne ben o yanıtını okuyacağım ne de yanıtına yanıt vereceğim.