Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran gezisi dönüşünde uçakta açıklamalarda bulundu. Erdoğan, gündeme ilişkin özetle şu mesajları verdi:   “Bölgesel sorunlar noktasında Irak ve Suriye’yi konuştuk. Astana sürecine yönelik atılan adımlardan sonra çatışmasızlık bölgesi oluşturuluyor. Üçlü mekanizma çalışıyor. Biz rejimi muhatap almıyoruz. Türkiye, Rusya, İran olarak görüşüyoruz. Bir olumsuzluğa uğramadan bu süreci korumak istiyoruz. Ama maalesef son zamanlarda bazı olaylar meydana geldi. Bir hastane bombalandı, ılımlı muhaliflerden ölenler oldu. 40 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca Deyrizor’da Bir Rus korgeneralin hayatını kaybetmesiyle olaylar yaşandı. Bu durum, puslu havayı sevenleri memnun eder. Değişik yerlerde değişik şeyler yaparlar. YUMUŞAMA SİNYALİ YOK Kuzey Irak’tan bir yumuşama sinyali alıyor musunuz? Henüz öyle bir şey almadık. Alt seviyede olsa IKYB ile bir temas var mı?   Şimdi bizim o tür bir temas gayretimiz yanlış olur. Neticede ne olacak? Türkiye ne bekliyor? Netice, Barzani ve avanesi bu işten vazgeçecekler. Zaten yaptıkları işin hiç bir hukuki zemini yok. Uluslararası hukuka zaten aykırı. Federal parlamentodan bunu geçmesi lazım; bunun federal parlamentodan onay alamayacağı da zaten kesin. Irak merkezi hükümeti buru resmen açıkladı da. Irak Anayasa Mahkemesi de referandum kararını askıya almış, bunun durdurulması gerektiğine hükmetmişti. Hani meşhur bir söz vardır ya: Makaram sarı bağlar kız söyler gelin oynar.. Bunların hali bu. TAKVİM İÇİNDE ADIMLAR ATILACAK Barzani hangi adımı atarsa, ne yaparsa Türkiye’yi tatmin eder? Çekilecek bu işten. Referandumu iptal edecek. Zaten yapılan işin bir geçerliliği de yok... Mesela, durumu koşulları tamamen farklı olan Kosova’nın durumuna bakın. Kosova, şu anda 114 ülke tanınmasına rağmen, hala ‘Devletim’ diyemiyor. Kaldı ki Kosova’yı ilk tanıyan ülke ABD, ikinci ülke de saniye farkıyla Türkiye olmuştur. Buna rağmen halen ‘Devletim’ diyemiyorlar. IKYB’nin yaptığı işe ise İsrail dışında kimseden destek bile yok. Dolayısıyla kendisinin bu işi bitirmesi lazım, başka çaresi yok. Aksi halde, belli bir takvim içerisinde adımları atmak durumunda kalacağız. SIRADAN BİR PARTİ DEĞİLİZ Yerel yönetimler ve teşkilatlar konusunda geçtiğimiz günlerde, “İstifalar yok ama olmayacak anlamına gelmez” dediniz. Belli bir rutinle mi ilerleyecek istifalar? Biz, rutin, alışılmış, sıradan bir siyasi parti değiliz. Bizim siyasi partimiz, aynı zamanda bir davadır. Bu davaya inanmış olanlar, bu davaya gönül vermiş olanlar, gerektiğinde genel merkeze gelir istifasını teklif eder, ondan sonra da bir başka arkadaşla yola devam edilebilir. Zaten istifa eden de, partiden istifa amacıyla değil, bulunduğu makamı boşaltmak için o tür bir adım atar. Tabii bunları farklı yere çekme gayretine girenler de oluyor. BELEDİYELER İÇİN İKİ YÖNTEM VAR Tabii partideki görevleri, partinin üst yönetimi, gerektiğinde istifasını istemeden de alabilir. Belediyelerdeki durum tabii ki farklı. Onun iki yöntemi vardır: Partiden ihraç veya görevi ihmal veya kötüye kullanmaktan dolayı yapılabilir. Tabii ki biz bu yolları denemek istemiyoruz. Eğer hakikaten illerde ilçelerde bu tür sıkıntılar varsa, teşkilattan sorumlu genel başkan yardımcımız çağırır görüşür kendileriyle; iyi niyet içerisinde mesele çözülür. Ama olay belediye olduğu zaman farklı. Ama orada da görüşmek suretiyle gelinen nokta budur denilebilir; ilgili başkana, istifa suretiyle o makamı boşaltmanın kendisini de bizi de sıkıntıya düşürmeyeceği anlatılabilir.