Yatsan’da çalışan işçiler üç yıl önce patronları tarafından hükümete yakınlığıyla bilinen Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı Öz İplik-İş Sendikası’na üye olmaya zorlanmış, bu dayatmayı kabul etmeyen işçiler ise DİSK Tekstil İşçileri Sendikası’nda örgütlenmeye başlamıştı. İşyerinde birden fazla sendikanın üyesinin bulunması ve sorunun büyümesi üzerine, DİSK Tekstil işyerinde referandum yapılmasını önermişti. Bu öneri, patron ve üç sendikanın (DİSK Tekstil, TEKSİF, Öz İplik-İş) temsilcilerinin katılımıyla, bir protokol ile imza altına alınmıştı. Ancak patron bu kez Türk-İş’e bağlı TEKSİF ile anlaşma yaparak referandumu iptal etmiş ve PTT’den işçilerin e-devlet şifrelerini topluca alarak işçileri sendikadan istifa ettirmiş ve TEKSİF’e üye olmaya zorlamıştı. 18’er ay hapis cezası DİSK Tekstil’in üyelerine yapılan bu baskılar nedeniyle açtığı ceza davası, iki yıllık bir yargılama sürecinin ardından 17 Kasım’da sona erdi. İzmir Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki son duruşmada mahkeme, aralarında dönemin Yönetim Kurulu Başkanı Ragıp Ercan Özcan ve İşletme Genel Müdürü İsmail Sadık İhtiyar’ın da bulunduğu; müdür, amir, ustabaşı gibi görevleri olan 13 sanığa önce 6’şar ay hapis cezası verdi. Mahkeme, suçun zincirleme şekilde ve birden fazla kişiye karşı işlenmesi nedeniyle bu cezayı 18’er aya çıkardı, ancak sanıkların daha önce mahkûmiyetlerinin bulunmadığı ve ileride tekrar suç işleyecekleri yönünde kanaat oluşmadığı gerekçesiyle hükmün geri bırakılmasına karar verdi. ‘Geç gelen adalet, adalet değil’ DİSK Tekstil’den yapılan açıklamada, bu kararla birlikte işyerinde TEKSİF’in aldığı yetkinin meşru olmadığının bir kez daha kanıtlandığına dikkat çekilerek şöyle denildi: “Bütün bunlar, işverenler adına işçilerin haklarını engellemeye, onlara baskı uygulamaya kalkan, kendilerini işverenler için ateşe atanlara birer ibret belgesi niteliğindedir. Aynı zamanda sırtını işçilere değil, işverenlere yaslayan sendikaların da işçi sınıfına karşı işledikleri suçun delilidir. Ancak bu karar, işçilerin hukuksuz yollarla sendikalarından koparılmaları ve istemedikleri bir sendikaya zorla üye yapılmalarını engelleyememiştir. Kısacası adalet tecelli etmiştir, ama geç olduğu için adalet olmaktan çıkmıştır.”