Anadolu Etnik müziğinin en önemli temsilcisi olarak gösterilen ve canlı performanslarıyla dinleyicileri büyüleyen Ahmet Aslan, birbirinden güzel eserlerini 12 Ocak Pazar günü ilk kez Torbalı’da konser verecek. Yapmış olduğu Anadolu Etnik müzik türü birçok kesim tarafından ruhani olarak adlandırılan Ahmet Aslan, son olarak Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı dizinin müziklerini seslendirerek adından sıkça söz ettirdi. Önümüzdeki ay özel bir organizasyon ve belediye katkılarıyla Torbalı’ya gelecek olan Aslan, Türkçe ve Zazaca seslendirdiği parçaları Belediye Kültür Merkezi'nde 12 Ocak Pazar günü Torbalılıların beğenisine sunacak. Va u Waxt (Rüzgâr ve Zaman), Veyvé Mılaketu (Meleklerin Dansı) ve Na-Mükemmel (Imperfect) adında 3 albümü bulunan Aslan'ın Torbalı konseri için biletix ve Bosna Kahvecisi’nden bilet almak mümkün

AHMET ASLAN KİMDİR?

1993-1996 yılları arasındaİstanbul Teknik Üniversitesi Konservatuvarında okuyan Aslan, 1996'dan beri Almanya'da yaşamaktadır. 2008 - 2012 yılları arasında Rotterdam Dünya Müzik Akademisinde eğitimini tamamlayan Aslan, klasik gitar ve bağlamanın bir kombinasyonu olan müzik aleti La-Tar'ın da mucididir. Tunceli doğumlu olan ve uzun yıllar Anadolu müziğini batı enstrümanlarıyla birlikte kullanarak yurt içinde ve dışında sayısız konser veren Ahmet Aslan, kendi hikayesini şöyle anlatıyor: "Kendim olduğum anılarım sadece köydeki çocukluk yıllarımdı. Nüfus kütüğüne kayıt olduğumda beş yaşındaydım. Kayıtlara geçtiğim gün kendimi kaybetmiştim. Okula başladığımda zorla öğretilip bana ait olmayan olgular ile mekanımı da kaybettim. Okulda başarılı olduğum tek ders resim dersiydi. Belki de kaybettiğim kendimi tablolarda kalıcı hale getiririm diye düşünmüştüm. Tablolarımın birinde bulduğum şey tam kendim olmasa da, bulduğum tek şey Türkiye'de resimde birinci olmamdı. Onları da babamın yakıp üstünde keyifle çay ve sigara içmesini seyretmekle kaybettim. Lisede Tembur ile kendimi yeniden aramaya başladım. Tembur çalmakla her ne kadar sevgililerim tarafından horlanıp ağustos böceğine benzetildiysem de, onlar da beni kaybetti. Sonra sazımla beraber beni aramaya başladık... Diyarbakır derken İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuarı'na çıktık, derken her yerde beni aradık. Biraz hatırladık ama orda da yokmuşum. Sonra Almanya'ya gelmekle ben ve sazım, birbirimizi kaybettik. Daha sonra gitar ile tanıştım. O beni sazımla buluşturdu, artık üç kişi olmuştuk; Ben, Tembur ve Gitar. Üçümüzden çıkan tınılarla yaşamın ( m.ö. ) 3000 yıl öncesiyle ilişkili olduğunu anladım. Bana öğretilenler, beni hala yanıltıyor..."