AK Partili eski Torbalı Belediye Başkanı Adnan Yaşar Görmez’in danışmanı ve akıl hocası olan Halit Tunç, kendisine ait gazetesinde köşe yazısı yayınladı. AK Parti’nin 18 yılını yorumlayan ve önemli eleştirilerde bulunan Tunç, bir nevi değişimin işaret fişeğini yaktı. Torbalı Belediyesi’ni adeta Görmez’le birlikte yöneten Halit Tunç’un bulunduğu öz eleştiri yazısı okuyucular tarafından ‘Görmez Davutoğlu ile mi Babacan ile mi devam edecek’ yorumlarının yapılmasına neden oldu. AK Parti'den istifa edip kurulacak olası partilerden biri ile siyaset hayatına devam edeceği beklenen Görmez ise şimdilik sessiz. İşte Halit Tunç’un tepeden tırnağa eleştirilerle dolu o yazısı: Siyasi partileri iktidara taşıyan ve orada tutunmasını sağlayan değerler bir zincirin binlerce halkasından oluşur. Nedir bu zincirin halkaları? Adalet, şeffaflık, eşitlik, yenilikçilik, tarafsızlık, evrensellik, sivil toplum örgütlerine, doğaya, çevreye, emeğe saygı, mülkiyet hakkı, ifade özgürlüğü, Yeni Toplumsal Hareketleri (YTH) doğru algılayıp yönetebilme kabiliyetine sahip olma, tevazu, kollektif akıl, katılımcı demokrasi, farklı kültürlere, dinlere, ırklara karşı duyarlılık, çevresel, sosyal, kimliksel oluşumlara yönelik çözüm politikaları, hayvan hakları, gençlere,çocuklara dair stratejiler, diğer sosyal, siyasal dezavantajlı gruplara karşı çatışmacı, ayrıştırıcı, ötekileştirici kümelemelere duyarlılık, basın ve haber alma özgürlüğü, vatandaşın can/mal güvenliği, meşruiyet vs. Bunlar benim özetlediklerim. Siz de zincire onlarca yeni halka ekleyebilirseniz. Sıraladığım birarada adalet icinde yaşama zincirinin herhangi bir halkasında kopma ya da paslanma varsa, sistem bunu yenilemekten, değiştirmekten uzaksa, ya da yenilemek siyasi elitlerin çıkarıyla örtüşmüyorsa o hareketin kabul görmesi , zirvede tutunması da mümkün değil. Siyasal bir hareketin toplumsal nitelik kazanması ve gerçek bir kimliğe bürünmesi, o kimliği sahiplenmesi, içselleştirmesi ancak ve ancak yukardaki değerlerin tamamını korumasıyla mümkündür. Yoksa belli bir ideolojinin siyasal bekçisi olmaya, yüzde 10 barajlarında çırpınmaya devam edersiniz. Toplumla ve siyasi iktidar arasındaki sağlıklı ilişkinin devamlılığı sadece; bölünmüş yollardan, otobanlardan, hastanelerden, hava limanlarından, silah teknolojilerinden, enerji santrallerinden,kentleşmeden, uzaydan, uydudan, sağlık, eğitim, bilim, teknoloji reformlarından diplomatik ya da askeri zaferlerden sağlanamıyor. Mahalle sakinlerinin iktidarın sıcaklığını hissetmesi, yaşaması, sahiplenmesi gerekiyor. Sosyoloji biliminde karşılığı ise; vatandaşın önceliği ile iktidarın önceliğinin örtüşmesi gerekiyor. AK Parti son 5 yıldır bu öncelikleri gündemine almaktan, çözüm üretmekten uzak, halktan, yeni oluşan sosyolojik yapıdan uzak, gerçeklerden kopuk “Dediğim dedik çaldığım düdük” politikasında ısrar ediyor. Parti tabanındaki isyanı, feryadı, figanı duymamaya çabalayan, buna kulaklarını tıkayan,“yanlış yapıyorsunuz” diyenlere hain, fetocu,PKK’cı damgası yapıştırmaya çalışan bir üst akıl var. Bugün 18. yaşını kutlayan AK Parti’nin kuruluşundan beri üyesiyim. SKM başkanlığı da yaptım. Yüzlerce makalem, yorumum, TV, Radyo programım ortada duruyor. Bizim gönül verdiğimiz, sevdalısı olduğumuz Adalet ve Kalkınma Partisi bu değildi. Partiyi zenginleşme, mevki, makam aracı olarak kullanan, teşkilatları ele geçiren kamu kurumlarını ailelerinin çiftliğine dönüştüren bir kuşatmaya tanık oluyoruz. Toplumda en kibirli olanının bürokraside en üst makamlarla onurlandırıldığını, en az güvenilenin kayyum yapıldığını onlarca örnekle sıralayabilirim. Başta üniversiteler olmak üzere, eğitim /yatırımcı kurumlarının tamamı yeni türeyen bir siyasal sınıfın sosyal yaşam alanına dönüştü. Son 7 yıldır kimse çığlıklarımızı duymuyor. Bürokratik kadrolarının önemli bir kısmı partinin değerlerini, ilkelerini tüketmeye yağmalamaya odaklı çalışıyorlar. Devlet kapısı tekrar çile kapısına dönüştü. İzmir’de 10 yıldır ilçe başkanlığı yapanları tanıyorum. Servetleri 50’ye katlanmış. Ancak basında partisi adına tek yazılı sözlü açıklamalarını göremezsiniz. İlçe başkanlarının çoğu parti memuruna dönüşmüş. Halktan, teşkilattan, mahalleden kopuk iş takipleriyle meşguller. Belediye meclis üyelerinin kimliklerine, ilişkilerine, siyasi geçmişlerine, referanslarına bakın mutlaka bir milletvekilinin himayesinde siyaset yapıyorlar. CHP’li belediyelerde bolca iş takibi yapan, o hastalıktan kurtulamayan Ak Partili meclis üyelerini biliyoruz. Milletvekillerimiz ise teşkilatlıları kendi geleceklerine göre dizayn ediyorlar. Yeni değerlerin, siyaseten güçlü kimliklerin ortaya çıkmaması adına sahada markaj uyguluyorlar. Bugün özeleştiri yapılmazsa yarın için geç kalabiliriz. Siyaseti “saadet zinciri” gibi algılayan bu köhneleşmiş yapıdan bir an önce kurtulmamız lazım. Son satırlarım da “AK Parti misyonunu tamamladı” diyen AKP’lileredir. Adnan Menderes’ten Necmettin Erbakan’a, Turgut Özal ‘dan Recep Tayyip Erdoğan’a teslim edilen 75 yıllık siyasi geçmişi olan kutsal bir dava var. Anadolu’nun siyasi ikliminde hiçbir şey değişmedi. Sadece Ankara’da mevsim kurak geçiyor. Endişeye mahal yok. Bulutlar yağmur yüklü, Anadolu toprağı bereketli ve  şahlanmaya hazır.