Dünya genelinde artış gösteren uyuşturucu madde sorunu, toplumların geleceğini tehdit etmektedir. Uyuşturucuyla bağlantılı suçlarda adeta patlama yaşanmaktadır. Türkiye’de, ceza infaz kurumlarında uyuşturucu madde bağlantılı suçlardan dolayı 100 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü bulunmaktadır.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, günlerdir uyuşturucu sorununun “ekonomi-politiğine” dair dikkat çekici bilgiler vermektedir. Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’ysa başbakanken kullandığı, üzerinde ay yıldız bulunan, Brezilya’da tonlarca kokainle yakalanan “TC-ATA uçağının akıbetini yetkililere sormaktadır.

Sokaklarda ömrü geçen bir maden mühendisiydi Sokaklarda ömrü geçen bir maden mühendisiydi

Her geçen gün çocuklar, daha erken yaşlarda uyuşturucuyla tanışmaktadır. İlk kullanım yaşı giderek düşmektedir. Madde imal etme ve ticareti yapmanın yolları aranmaktadır. İçişleri bakanının “Haftada ortalama 5 bin uyuşturucu satıcısını veya imalatçısını gözaltına alıyoruz” söylemi de uyuşturucunun gittikçe hızlanan bir “salgın” haline geldiğinin çok açık göstergesidir.

Sanal ortamlarda, çeşitli psikoaktif maddelerin temini ve satışı görece kolaylaşmaktadır. Uyuşturucunun sebep olduğu “aile dramları” ve “trajik” yaşamöyküleri anlatılmaktadır.

SORUNUN NEDENİ

“Uyuşturucu sorunu”, Türkiye’nin sancılı sosyal, ekonomik ve demografik dönüşüm sürecinden bağımsız ele alınamaz. Uzun yıllar büyük kentlere akan kontrolsüz göçler sadece izlendi. Dayatılan özelleştirmeler ve kamuyu küçültme politikaları, özellikle de genç işsizliğini körükledi. Derin ve ağır yoksulluk koşullarında yığınla aile, istihdamdan ve üretimden kopuk şekilde sosyal yardımlara bağlı yaşamaya zorlandı. İşsiz gençlerin sayısı katlanarak arttı. Bunun yarattığı sosyal yıkımın maliyetini tahmin etmek elbette zor değil.

Kır-kent dengelerinde bozulma ve kentsel yapılarda gerileme toplumsal kurumları olumsuz etkiledi. Aile kurumu bu süreçte büyük yara aldı ve boşanmalar çığ gibi arttı. Bireyleri bir arada tutan sosyal destek ağları buharlaştı. Yapılan araştırmalara göre, madde bağımlığına giden süreçte, artan yoksulluk, aile içi ihmal ve istismar, kriminojen (suç üreten) çevre, maddelere kolay erişim, özenti ve merak, okul sisteminden kaynaklı sorunlar, sosyal medya gibi etkenler kritik rol oynamaktadır.

ÇÖZÜM

Uyuşturucu madde bağımlılığı gibi çok katmanlı ve karmaşık bir sorunla mücadele, salt yasal yaptırım ve polisiye önlemlerle mümkün değildir. Etkili önleme, koruma ve rehabilitasyon çalışmaları, bilim (akademi), politika ve uygulama arasındaki bağın güçlendirilmesiyle mümkündür.

İvedilikle uyuşturucuyla mücadeleyi “tek merkezden” yönetecek “uyuşturucu madde ile mücadele müsteşarlığı ve/veya başkanlığı” gibi bir yapılanmaya gidilmelidir.

Hükümet, yerel yönetimler ve sivil toplum ortak bir anlayış içinde çalışmalıdır. Afetin yerelliği ilkesi göz ardı edilmeden, uyuşturucu salgını bir “sosyal afet olarak” görülmeli ve belediyelerin bu alandaki çalışmaları güçlü bir biçimde desteklenmelidir. AMATEM’ler, yatak sayısı, donanım, insan kaynağı açısından yeniden yapılandırılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.

“Denetimli serbestlik sistemi”ndeki boşluklar giderilmelidir. Ceza infaz kurumlarında tedavi, rehabilitasyon ve mesleki eğitim hizmetleri yoluyla tutuklular topluma yeniden kazandırılmalıdır. Tedavi ve rehabilitasyon süreçlerinin tümüne aileler mutlak suretle dahil edilmelidir. Özendirici ve yönlendirici medya ve sosyal medya içerikleriyle etkin mücadele yapılmalıdır.