İzmir basının önemli isimlerinden Rıfat Özer, Torbalı’daki ‘başsız heykelleri’ kaleme aldı. Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur’dan da söz eden başarılı yazarın Egedesonsöz’de  yayınlanan yazısının tam metni aşağıda yer alıyor:

Bir dönem İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde birlikte görev yaptığımız Torbalı Belediye Başkanımız,

İsmail Uygur... üretken bir Başkandır. Bir yerlerde görmüştük de...
Çoğu belediyelerin yaptığı gibi, Başkanda Torbalı’yı tanıtıcı... antik tanrıça heykelciği hediye

ediyordu ki bu Uygur’dan... Uygarlık örneğiydi !

Nedense kafası çalışanlar, kimilerince pek sevilmez de ! Bizim Başkan akıllı insanları sever...

Ama, niye kafası olmayanları seçti ki ? Sanırım yorumlaması da aşağılarda...

Metropolis...

Kuruluşu MÖ. 3000 yıllarına dayanıyor.

Torbalı’nın 5 km kadar güneyindeki

arazide bulunuyor.

Ekonomisi gelişmiş bir İyon kenti...

Meclisi, tiyatrosu da dahil bir çok sosyal tesis yapılmıştı. Yapılan kazılarda da, çokça ana tanrıça

heykelciği de , Bizans dönemine ait sur duvarlarının içinde,

başsız bir kadın heykeli de bulunmuştu...

Torbalı deyip geçmemeli...

5000 yıllık geçmişe sahip bir ilçemiz.

Metropolis’in devamı.

Ege Bölgesindeki büyük rmaların,

15 kadarı burada.

Vergide... 77 İli geçiyor deniyor.

Onun da ekonomisi gelişmiş bir kent de,

Halkının bir eli yağda... bir eli balda da değil yani !

Torbalı’nın en büyük Atatürk Meydanında, yıllar önce dikilmiş, başları olmayan ikili kadın heykeli

vardı.

Ancak, 2017 yılında zamanın Belediye Başkanı tarafından kaldırılmıştı...

Önceki Başkan A.Yaşar Beyle...

Büyükşehir Meclisinde o Ak Parti, biz

CHP’li olarak bir dönem görev yaptık.

Meclis 2.Başkanlığımızı da yapmıştı.

Sakin saygın beyefendi bir insandı...

Tanrıça heykelini kaldırma gerekçesinin ;

Müslüman mahallesinde salyangoz satmak... özdeyişini çağrıştıran sözler olduğunu okuyunca...

garipsedik de !

Başkanı sevgi ile, saygı ile anımsadık.

Belediye Başkanlığı döneminde,

Metropolis’in kazandırılması için,

ne de büyük mücadele vermişti...

Olsaydı eğer, o renkli kişiliği ile heykeller

için de, yeri göğü inletirdi... kuşkusuz !

Bu ikiz heykel ; mitolojide yeraltı tanrısı Hades tarafından kaçırılan Persephone ( Kore ) ile, annesi

bereket tanrıçası Demeter’in heykelidir deniyor...

Bunlar da, o baş tanrı denilen çapkın Zeus’un... Kardeşi ile kızı oluyor !

Tanrılar, tanrıçalar... çok tanrılı dönemin ; Artık... hiç bir düşüncenin de, eylemin de esin kaynağı

olmayan, nostaljik sembolleri olarak duruyor !

Mısır halkı, büyük çoğunluğuyla Arap’tır. Müslümanlığın içlerinden doğduğu Arap’ların dinlerine

bağlılığından,

Kuşku duyulabilir mi hiç ?

Ama Mısırlı’lar... çok tanrılı dinlerden kalma tapınakları, tanrıları, tanrıça heykellerini ve diğer

yapıtları hep korudular !

Luksor’daki Karnak tapınak kompleksi ağzına kadar heykellerle, yapıtlarla dolu.

Keops, Kefren ve Mikerinos Pramitleri ve, yakınlarındaki Sfenks de öyle !

Su altında kalmasın diye, Ebu Simbel’de Asvan Barajı kıyısına taşınan, kudretli görünmek için de

devasa boylarda yapılan Firavun II.Ramses heykelleri...

Kahire müzesindeki mumyası da, heybetli heykellerine göre... çok çelimsiz kalıyordu !

Dememiz o ki... antik yapıtlar titizlikle korunuyor ve milyonlarca turist çekiyor...

Belki yapıldıkları dönemde halk köle gibi çalıştırıldı. Muhtemelki aç susuz bırakıldı.

Ama torunları şimdi... onların ekmeğini yiyerek geçiniyor oldu !

O Mısırlı’lar ki... Tek Allah’a inanan

Musa Peygamber ve arkadaşlarını bile, ülkelerinden... kovmuşlardı !

İyi Pazarlar...