Torbalı’da yaşayan Psikoloik Danışman-Aile Terapisti Uzmanı Kemal Karakoyun ülkemizi etkisi altına alan koronavirüsün psikolojik etkilerini anlattı. Son olarak ilçede bir de ölüme neden olan salgınla ilgili önemli açıklamalarda bulunan başarılı psikolojik danışman önemli uyarılarda bulundu.
 

Torbalılı uzmandan önemli açıklamalarİşte Kemal Karakoyun’un açıklamaları

Gerek kitlesel gerekse bireysel düzlemde yaşanan beklenmedik ve yaşamı önemli ölçüde etkileyen olaylar bireyler ve toplumlarda birtakım tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Son günlerde dünya ve ülke gündemine oturan salgın insanların sosyal yaşamdan kopup evlerine kapanmasına ve günlük yaşamlarında birçok değişimin ya da kaybın oluşmasına neden olmuş ve olmaktadır. İnsanlar günlük yaşamda var olan birçok yaşantıyı ya da değeri kaybetmiş durumdalar. Her gün gidilen iş, kahve ortamı, arkadaş buluşmaları, yaşamda güvende oldukları ve sağlıklı oldukları inancı, gelecek planları gibi birçok sabit değeri, duyguyu ve düşünceyi kısa bir sürede kaybettiler. Küresel ve ulusal düzeyde yaşanan kapatılma hali insanlarda kayıp sonrası bazı tepkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

İnsanların bütün sarsıcı olaylarda olduğu gibi salgına ve buna bağlı olarak yaşanan kayıplara karşı verdikleri ilk tepki açık ya da örtük inkâr ve inanmamadır. Bu yaklaşım acı veren bir gerçeği belli bir mesafede tutma ve kendini koruma çabasından kaynaklanmaktadır. İnsan psikolojik olarak zorlayıcı bir yaşantı ile yüzleşmeye hazır değildir. Eski alışkanlıklarını devan ettirerek yüzleşmeyi erteler ve kendini otomatik korumaya alır. Yaşanan salgında en tehlikeli aşama budur. Çünkü bu aşamada kişi durumu reddettiğinden önlem almaz ve tedbirsiz davranır. Rutin yaşamına devam etmek ister ve salgının yayılmasına neden olur.

Daha sonra görsel ve yazılı kaynaklardan gelen bilgilere bağlı olarak bu aşamayı korku aşaması takip eder. Salgından yakınındaki insanlar etkilendikçe ve ölüm oranları arttıkça süreç içinde kişilerdeki korku daha belirgin hale gelir. Kendisine ve ailesinden birilerine bir şey olacağı korkusu ön plana çıkar.

Korkuya eşlik eden bir başka duygu durumu ümitsizliktir. Bu aşamada modern dünyada her türlü sorunun üstesinden gelineceği ve her koşulda korunup kollanacağı ön kabulü salgın karşısında sorgulanmaya başlanır. Ayrıca bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı düşüncesi giderek baha baskın hale gelmektedir. İnsanlar başta açık ya da örtük bir şekilde inkar ettikleri salgının etkilerini yaşamlarında daha belirgin olarak hissetmektedirler. Biran önce bu durumun tüm ciddiyetiyle kabul edilip alınan önlemlere uygun davranmak gerekmektedir. Hem abartılı bir kaygı hem de hafife alan bir yaklaşımdan uzak durmak gerekmektedir.

Ayrıca testleri pozitif çıkan kişilerde yukarıda bahsettiğimiz süreç daha ağır yaşanabilir. Kendilerini cezalandırılmış ya da haksızlığa uğramış gibi hissedebilirler. Bu duruma isyan edip neden sadece kendi başlarına geldiğine kızabilirler. Bu ruh hali onların tedbirsiz davranmalarına ve önlem almadan sokağa çıkmalarına neden olabilir. Bu yüzden yetkili mercilerin pozitif vakaları çok dikkatli takip etmeleri ve tedavi konusunda yardımcı olmaları gerekmektedir.

Ayrıca salgına yakalanan kişilerin, hastalık karşısında en önemli savunmanın moral ve psikolojik iyilik hali olduğunu ve tedaviye uymalarının hayati öneme sahip olduğunu unutmamaları gerekmektedir.

Evlerinde olan bireylerin telefon vb iletişim araçları ile yakınlarıyla dostlarıyla iletişime devam etmeleri ve nitelikli vakit geçirmek için evde zamanı yapılandırmaları önem arzetmektedir. Dayanışmanın en büyük güç ve moral kaynağı olduğunu unutmamak gerekmektedir.