Tüm dünyada etkisini sürdüren koronavirüs salgını sebebiyle toplumun kırılgan kesimleri ciddi tehdit altında. Gerek hijyen ve suya erişim, gerekse sosyal mesafe gibi kurallar mültecilerin yaşadığı yerler açısından uygun seviyede değil. Torbalı’da derme çatma çadırlarda barınan mülteciler de onlardan bazıları... İlkses Gazetesi’nden Çağla Geniş’in haberine göre, çoğunluğu mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan ancak kışın iş bulamayan mülteci ailelerin yaşadığı zorluklar havaların soğumasıyla daha da arttı. Birçok farklı noktada kurdukları suyu, elektriği olmayan derme çatma çadırlarda ya da soğuğa karşı korunaksız binalarda kalan aileler, gönüllülerin kendilerine yaptığı yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Yağmurlu havalarda çadırların içleri su doluyor; aileler çadırlarına kurdukları sobalarla ısınmaya çalışıyor. Kışlık kıyafetlerinin yetersiz olması nedeniyle ince giyinmek zorunda kalan çocuklar, soğuk havaya rağmen çıplak ayaklarla çamurların içinde yürüyor. Bölgede daha önce kötü yaşam koşullarıyla nedeniyle yaşanan bebek ölümlerini unutamayan aileler, kış şartlarının bir an önce sona ermesini diliyor.

KİMSENİN EL UZATMADIĞI İNSANLAR!

Kurulduğu günden bu yana İzmir ve çevre illerde mültecilerle dayanışma faaliyetleri yürüten İmece İnisiyatifi Derneği, haftanın belirli günleri bölgedeki mülteci ailelerin ihtiyaçlarını giderebilmek için onlara yardım paketleri taşıyor. Ailelere yıllardır giyecek ve yiyecek yardımında bulunduklarını ve salgının ardından temizlik malzemeleri de dağıtmaya başladıklarını söyleyen Ali Güray Yalvaçlı, “Elimizden geldiğince insanlara destek olmaya çalışıyoruz ama şartlarda pek bir değişiklik olmuyor. Torbalı, endüstri ve ziraat bölgesi... Bu insanlar da buraya mevsimlik işçi olarak geliyorlar. Şimdiye kadar bölgede 700 aile olduğunu tespit ettik. Fakat hepsi farklı bölgelerde kalıyor. Yazın bu sayı bin 500’lere çıkıyor. Kışın burada konaklayan ailelerin durumu çok kötü... Çünkü yağmur, çamur olduğunda tarlaya girilemiyor. O dönemde hurda ve çöpten naylon toplayarak geçinmeye çalışıyorlar. Bunlar kimsenin el uzatmadığı insanlar! Ev denemeyecek şartlarda kalıyorlar. 700 ailenin neredeyse 500’ü çadırlarda yaşıyor. Yerleşkelerinde hiçbir altyapı yok. Banyo, tuvalet yok. Elektrik ve suya erişimleri çok sınırlı... Çocukların eğitime erişimi yok. Acil olması dışında sağlık hizmetlerinden faydalanamıyorlar. Yani en dipteki insanlar bunlar. Aslında burada bir mevsimlik işçi sorunu var” ifadelerini kullandı.

PARA YOK, PUL YOK, İŞ YOK!

Tarım sektöründeki ucuz emeğin merkezlerinden biri olan Torbalı’da mevsimlik işçi olarak çalışanlardan biri de Suriyeli Kusay Zibavi. Ülkesindeki savaş ortamı nedeniyle 3 yıl önce İzmir’e geldi. Eşi ve iki çocuğu ile birlikte soğuğa karşı korunaksız bir binada kalan Zibavi, yaşam koşullarına dair şunları söyledi: “Yazın mevsimlik işçi olarak çalışıyoruz. Kışın çok fazla iş olmuyor. 2 aydır hiç çalışamadım. Para yok, pul yok, iş yok... Geçinemiyoruz. Çocuklarım henüz çok küçükler. Onları okutabilmeyi çok istiyorum. Biz mülteciler ne yazık ki sigortalı çalışamıyoruz. Çok düşük ücretlere çalışıyoruz ve daha fazla saat çalıştırılıyoruz. Bu genelde hep böyle... Burada başka akrabalarımız da var. Onlar da bizimle aynı şartlarda yaşıyor. Ancak şu an bizi en çok zorlayan kış şartları ve işsizlik.”

KIŞ BİTSİN DİYE DUA EDİYORUZ...

Eşi ve çocuklarıyla birlikte çadırda yaşayanlardan Suriyeli Hamit, yazın tarlalarda çalıştıklarını ancak kışın iş bulamadıklarını ve gelen yardımlar ile hayatlarını sürdürdüklerini anlattı. Temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlandıklarını ifade eden Hamit, “Burada çoğu aile çadırlarda kalıyor. Hepimiz tarlada çalışıyoruz. Kışın işler çok azalıyor. Uzun zamandır çalışamadık. İş olduğunda da her gün çalışamıyoruz. İş olmuyor... Bir tane çeşme var hepimiz oradan suyu kullanıyoruz. Havalar çok soğuk. Yağmur yağdığında çadırları su basıyor. Eşyalarımız ıslanıyor. Geceleri çok soğuk oluyor. Çevreden topladığımız naylon, plastik gibi malzemeleri yakarak ısınmaya çalışıyoruz. Çocuklarımızı bu havada dışarıda leğenlerde yıkamak zorunda kalıyoruz. Kış biran evvel bitsin diye dua ediyoruz. Pandemi dönemindeyiz ama gerekli önlemleri de alamıyoruz tam anlamıyla. Çadırlar küçük, çok sayıda insan bir arada kalıyor. Suya erişimimiz çok kısıtlı. Zaten bırakın koronayı bir kişi grip olsa herkes grip oluyor” diye konuştu.