Türkiye’nin en büyük bölgesel gazetelerinden olan Egedesonsöz Gazetesi yazarlarından Mehmet Karabel, Torbalı Belediye Başkanı İsmail Uygur’u kalemine aldı. Suriyelilere ait mühürlenen dükkanlar nedeniyle Uygur’u kutlayan ve cesur bulan başarılı kalemin tam metni aşağıda: Suriyeli kardeşim(!) Bu saate kadar… Kimseler cesaret edememişti… Torbalı’nın CHP’li Belediye Başkanı İsmail Uygur… Gözünü kapattı; mührü bastı! İzmir’in sanayi başkenti ilçesinde… Vergisini vermeyen… Ruhsatsız mekan işleten… Yasal hükümleri yerine getirmeyen… Suriyeliler’in dükkanlarını kapatıverdi… Çoğu gıda işi yapıyordu… Ne vergi levhaları vardı… Ne de iş yeri açma ve kapama belgeleri… Üstelik çoğu… Mersin üstünden Suriye’den getirdikleri… Sağlıksız ürünleri satıyordu… Çoğu dükkanda yatıp kalkıyor… O iş yerini… Ev gibi kullanıyordu… *** Bunları mahallenizdeki bakkal yapmaya kalksa… Halk dilinde oyarlar vallahi… Geleceğiz, buraya tekrar… *** Taaaa, 9 yıl 3 ay önce… Komşumuz Suriye’de iç savaş patladı… Kahreden işsizlik, diz boyu yolsuzluk, özgürlüklerin kısıtlanması… Kardeşin kardeşi öldürmeye başlamasına yol açmıştı… Evini barkını bırakan ülkeyi terk etmeye başladı… 29 Nisan 2011, ilginç bir tarihtir… İlk Suriyeli mülteci kafilesi Türkiye’ye sığındı… Bi’daha da gitmediler… Arkadan gelenler de gitmediler… Bayramdan bayrama… Hediye paketleri ile sınırı geçip bayramlaşıyorlar ama… Yine geri dönüyorlar… Oysa iç savaş bitti, Suriye’de sular duruldu ancak… Yine de kesin dönüş yapmıyorlar… Çünkü, Türkiye’de ekmek elden su gölden! *** Dokuz yıl önce Suriye’nin nüfusu 20 milyon kadardı… Yarısından fazlası evini terk edip başka ülkelere göç etti… Bunun dört milyona biz kucak açtık… Böylece… Türkiye, dünyada en fazla sığınmacı barındıran ülke oldu! Zaten madalya filan beklemiyorduk! “Göç dalgasıdır!” dedik, üstünde durmadık… Oysa, başka ülkelerden gelen 2 milyon sığınmacımız daha var… Koy üstüne, etti mi 6 milyon? İster sığınmacı de, ister mülteci… İnsan bu… Yiyecek, içecek, giyinecek, ısınacak, barınacak… Bunların hepsi paraya bakıyor! O paranın bugünkü karşılığı… Devlet Baba’nın resmi rakamlarına göre 40 milyar dolar… Çevir bizim paraya; 240 milyar TL. Eski parayla “240 katrilyon”… Bugün, satın alma konusunda ABD ile papaz olduğumuz… “F-35” savaş uçaklarının bir adedinin satış fiyatı… “80 milyon Dolar!” Sekiz yılda Suriyeliler için harcadığımız para ile… Bugün 500 adet “F-35” alabilirdik mesela… Yine de insanlık bizde kalsın… *** Türkiye’de 600 bin Suriyeli çocuk eğitim görüyor… 4 milyon Suriyeli’nin dörtte biri 10 yaşın altında… N’apıyor bunlar? Çöp topluyorlar, ayrıştırıp satıyorlar! Geçtiğimiz Mayıs ayının rakamlarına göre… Sadece İzmir’de… 150 bine yakın Suriyeli mülteci yaşıyor… İstanbul’daki Suriyeli sayısı yarım milyonun üstünde… Vatandaşlık verdiğimiz Suriyeli sayısı 80 bin… Yavrulama(!) kabiliyetleri çok yüksek… Sekiz yılda bu topraklarda dünyaya gelen… Suriyeli bebek sayısı 400 bini geçti… Ter döküp çalışmayı sevmiyorlar… 4 milyon arasında sadece 32 bin Suriyeli çalışma izni almış… Alın size bi’resmi rakam daha… Sekiz yıldır kucak açtığımız… Her 100 Suriyeli’den ikisi… Kafadan suç işliyor! Şimdi ben bu (kimilerine göre) garibi… Kardeşim deyip, bağrıma mı basayım? *** Dönelim en başa… Ruhsatsız, denetimsiz ve dahi izinsiz bakkal açıp… Vergi, mergi hak getire… Torbalı’da hayatını sürdüren açıkgöz Suriyeli… Bizi bozar mı, bozmaz mı? Yanı başındaki benim esnafımın tepesini attırır mı attırmaz mı? Ve dahi… Hangi ülke buna izin verir? *** Mübarek Ramazan’da özellikle dikkat ettim… Bizim mahallede kamp kuran… Sahur’un habercisi Ramazan davulcusunun ritmi bi’garip… Beterin beteri bir davul sesi… Sordum… Suriyeli gençler çalıyormuş davulu… Var mı böyle cennet memleket? Nokta! Sonsöz: “Herkesin dostu olan, kimsenin dostu değildir! / Hz. Mevlana…”