Torbalı Eğitim Sen İlçe Temsilciliği 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla yazılı bir basın açıklaması yaptı. 1962 yılında UNESCO tarafından ilan edilen 5 Ekim dünya öğretmenler günü ile öğretmenlerin yetiştirilmesinden gireceği ders saatine, iş güvencesinden, sosyal haklarına, alacağı ücrete kadar dünya ölçeğinde asgari bir standart belirlenmiş ve öğretmenlik mesleği ile ilgili tavsiye kararları evrensel bir belge haline dönüştürülmüştür. İşte Eğitim Sen’in yayınladığı Öğretmenler Günü mesajı: Ülkemizde 12 Eylül askeri darbesi sonrasında ilan edilen 24 Kasım öğretmenler günü, öğretmenlerle ilgili belirlenen evrensel standartlardan uzaklaşmanın ve öğretmenleri iktidarın politikaları doğrultusunda hizaya sokmanın bir yolu olarak kullanılmış öğretmenlerin hakları ve dünya ölçeğindeki kazanımları “millileştirme” adı altında üstü örtülmüştür. Her 24 Kasımda iktidarlar tarafından yüceltilen öğretmenler kalan 364 günde yine iktidarın söylemleri ve eğitim ve personel politikaları ile itibarsızlaştırılmıştır. Hak ve özgürlüklerden, demokrasiden, laik ve bilimsel dünya görüşünden yana olan öğretmenler verdikleri örgütlü mücadelenin karşılığında çeşitli şekillerde cezalandırılırken daha iyi bir yaşam daha fazla hak ve özgürlükler için mücadele çağrıları ile kutlanan 5 Ekim terörize edilirken 24 Kasım, öğretmenlerin taleplerinden, sorunlarını masaya yatırmaktan ve çözüm üretmekten uzak, hamasi nutuklarla, süslü laflarla içi doldurulan bir günlük salon kutlaması olarak öğretmenlere dayatılmıştır. Bu güne kadar olduğu gibi bu günde eğitimin temel taşı olan öğretmenler eğitimin sorunlarının belirlenmesinde ve çözümlerin üretilmesinde görmezden gelinmiştir. Her hükümet ve her bakan eğitim sistemini keyfince değiştirirken, değişmeyen tek şey kamusal eğitim hakkının ve öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve özlük haklarının gasp edilmesi olmuştur. Özellikle AKP’nin iktidar oluğu 2002’den bu yana eğitimde özelleştirme ve güvencesiz çalıştırma temel politika olagelmiştir. Öğretmenleri 15 saat derse girip kahvede pişpirik oynamakla suçlayan bakandan atama bekleyen öğretmenleri eminönü’ndeki taklacı güvercinlere benzeten bakanına kadar iktidar eliyle öğretmenlik mesleği toplum gözünde itibarsızlaştırılırken, eğitim sistemindeki tüm aksaklıkların sorumlusu olarak gösterilen öğretmen, yayınlanan yönetmelikler ve yapılan düzenlemelerle güvencesiz, esnek çalışma kıskacına alınmıştır. Son olarak yayınlanan Öğretmen Strateji Belgesi de eğitimdeki sorunların kaynağı olarak öğretmeni göstermekte, çözüm olarak da her işi yaptırtmak üzere öğretmeni zapturapt altına almayı amaçlamaktadır. Bir taraftan öğretmenin statüsünü güçlendirme derken diğer taraftan güvencesiz sözleşmeli çalışmayı ve öğretmenin görev tanımının esnekleştirilmesi ve angaryayı, öğretmen kalitesini artıran ve eğitimdeki sorunları çözecek olan sihir gibi sunmaktadır. 15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL her türlü keyfiyetin gerekçesi yapılırken, yayınlanan KHK’ler ile iş güvencesi ortadan kaldırılmış, binlerce eğitimci sorgusuz sualsiz ihraç edilmiş, binlercesi hakkında soruşturma başlatılmış, cezalar verilmiş, yaratılan korku iklimi içerisinde bütün emekçilere ve topluma gözdağı verilmiştir. Devlet memurluğu güvencesi KHK’ler ile ortadan kaldırılırken, hükümet memuru üzerinden yandaş, suskun, boyun eğen, her denileni yapan bir öğretmen profili yaratılmak istenmektedir. Akademisyen Nuriye Gülmen ve eğitimci Semih Özakça’ın keyfi ve hukuksuz ihraçlar sonrasında işlerine görü dönmek için başlattıkları açlık grevi cezaevi koşullarında 200 günü geçmişken hükümetin yaptığı, savunma haklarının engellenmesi ve avukatlarının gözaltına alınması olmuştur. 5 Ekim dünya öğretmenler gününe 3 gün kala, Beyaz Show'da "çocuklar ölmesin" diyen Ayşe Çelik Öğretmen'in cezası onanmıştır. Tam da bir öğretmenin söylemesi gerekenleri söylediği için Bir buçuk yıl cezası hapis cezası verilen Ayşe Öğretmen hamile olmasına rağmen cezaevine gönderilmektedir. Başlı başına bu bile iktidarın öğretmene bakışını gözler önüne sermektedir. Bir gece yayınlanan KHK’ler gibi, bir gece yayınlanan bir tv programında Cumhurbaşkanının “TEOG kaldırılsın” demesi üzerine ertesi gün TEOG kaldırılmış olması öğretmenleri neyin beklediğini de göstermektedir. “Dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi, matematik değil cihat öğretmeyi amaç edinen ve kamusal değil piyasacı bir eğitim politikasından yana bir iktidar olduğunu her fırsatta ilan eden AKP Hükümetinin politikalarının hayata geçmesi demek ülkenin geleceğinin karanlığa gömülmesi demektir. Öte yandan Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program ile tüm emekçileri ve halkı nasıl bir yoksulluğun ve işsizliğin beklediği bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ağustos ayında yetkili sendika olarak Memur Sen ve hükümet arasında imzalanan sözleşme, öğretmenlerin hiçbir sorununu dikkate almadığı gibi sanki bir kazanımmış gibi sunulan ve alelacele altına imza atılan %4+3’lük zam da kimin değirmenine su taşıdığını göstermiştir. Son zamlarla MTV %40 artırılırken gelirler vergisi %27’den %30’a çıkartılmıştır. Gelen zam yağmuru sermaye çevreleri hariç herkesi ıslatmıştır. Sermaye çevreleri ise yine vergi affı ve teşviklerle ile ödüllendirilmişlerdir. Tüm bunlar göz önüne alındığında Eğitim Sen olarak bizim çağrımız her zamanki gibi esnek güvencesiz çalışma ile tehdit edilen, zam yağmuru altında ıslanan tüm emekçiler olarak birlikte mücadele etmektir. Her fırsatta milli iradeden beslendiğini söyleyenlerin karşısına emekçilerin ortak iradesi ile çıkmaktan, güvenceli çalışma, insanca bir ücret ve insanca bir yaşam talebimizi hayata geçirmekten, laik demokratik bir Türkiye’de barış ve kardeşlik içinde bir arada yaşamaktan başka seçeneğimiz yoktur.