Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve ilçeyi yasa boğan saldırıyla ilgili Torbalı Eğitim Sen ilçe temsilciliği bir basın açıklaması yaptı. Yazılı olarak gerçekleşen açıklamada sendika, ‘Sağlıkta şiddet sağlık politikalarının ürünüdür’ ifadelerine yer verdi

Eğitim Sen’in açıklamaları şu şekilde:

Torbalıda yaşan iki sağlık emekçisinin öldürülmesi ile yaşadığımız acı derindir. Öncelikle yaşamını yitirenlerin ailelerine, arkadaşlarına ve dostlarına sabırlar diliyoruz.

Sağlık emekçilerinin en çok şikâyet ettiği konuların başında gelen sağlıkta şiddet olayları bütün tepkilerine rağmen hız kesmeden devam ediyorsa meseleye sadece polisiye tedbirler düzeyinde bakmak olanaksızdır. Cinayeti işleyenler veya şiddete başvurarak yaşadığı sorunları çözeceğini düşünenler kimden ve neden cesaret almaktadırlar?  Çözülmemiş hangi sorun insanları şiddete yönlendirmektedir?

Bu soruların yanıtı şiddetin çözümünü de beraberinde getirecektir. Özellikle şehir hastaneleri ile ayyuka çıkan sağlıkta özelleştirme, yap işletçi hastaneler, hasta ve tetkik garantisi verilerek az sayıda sağlık emekçisi tarafından çok sayıda hastanın tedavi edilme sürecini içeren sağlık sistemi. Gittikçe artan hasta sayısı, tedavi sürecini de neredeyse olanaksız kılmakta ancak bunun sorumlusu olarak da saplık emekçileri sorunun kaynağı olarak gösterilmektedir. Sağlık sistemi tamamen hizmet veren ve alan değil kar zarar endeksli olarak kurulmuş ve artan hasta sayısı ile övünülür hale gelinmiştir. Katılım payından ilaç ücretlerine kadar her şey paralı hale getirilerek sağlık hakkı satın alınabilecek bir ayrıcalığa dönüştürülmüştür. Bu sistem kaçınılmaz olarak, istediğine ulaşamayan müşterinin(hastanın), alamadığı hizmetinin hesabını sormak üzere doktora, sağlık memuruna, hemşireye saldırmasını normalleştirmiştir. Bu gün bütün hastaların kafasında olan, daha iyi sağlık hizmeti verilebilecekken, kendisine bu hizmeti vermeyen sağlık emekçileridir. Derinleşen kriz ve artan yoksulluk, toplumsal bir travma yaratırken, şiddete yönelimi artırmıştır.

Hastayı müşteri olarak gören sağlık sisteminin, ortaya çıkan şiddeti güvenlik görevlisi ile çözemeyeceği açıktır. Yaşanılan her şiddetin ve her cinayetin doğrudan adresi hükümet ve onun sağlık bakanlığı ve onların başarı olarak tarif ettikleri piyasacı sağlık sistemidir. Sağlık giderlerini bütçedeki delik olarak gören iktidar, yatırım olarak kamu özel ortaklığı adı altında kurduğu şehir hastanelerini görmekte ve ulaşılabilir ve ücretsiz sağlık hizmeti yerine sağlık alanını piyasayı canlandıracak alış veriş mantığı ile bakmakta, zarar eden şirketleri kurtarmaktadır.

Katilin kim olduğuna endeksi hukuk sistemi bu güne kadar adalet getirmediği gibi, suçun önüne de geçememiştir. Hatta öyle ki iktidarın ve onun bakanlarının her ağzını açtığında sokaktaki şiddeti besleyen açıklamaları, adeta “ne duruyorsunuz, meydan boş, kimden istiyorsanız ondan hesap sorun” çağrısına dönüşmüştür. “Anayasa mahkemesinin baktığı yerden bakmak zorunda mıyım” diyen bir bakanın olduğu, “oluk oluk kan akıtacağız” diyenlerin siyasetin öznesine dönüştüğü, iyi hal indirimleri ile suçluların aklandığı, işlenen suçlara ilişkin belgelerin saklandığı, kimin neyle suçlandığını bilmeden cezaevlerinde yattığı bu ülkede cinayet ne yazık ki, ahlak muhasebesi bile yapma ihtiyacı hissetmeden işlenir hale gelmiştir.

Sonuç olarak sağlıkta şiddet, iktidar politikalarından bağımsız olmadığı gibi, bu politikalardan güç alarak işlenmektedir.  Sorunun çözümü, her şeyden önce sağlık emekçilerinin, onların hastalarının yani tüm toplumun, parasız, nitelik, ulaşılabilir bir sağlık sistemi ve güvenceli ve kadrolu çalışmayı temele alan personel politikasında yatmaktadır. Ne insan sağlığı ne de sağlık hizmeti şirketlerin kar zarar hesaplarına tahvil edilemez.

Eğitim Sen Torbalı Temsilciliği