Şirket, ilk olarak taşocağı ve kırma eleme tesisine ilişkin çevresel etki değerlendirme (ÇED) gerekli değildir kararını almak için İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne başvurdu. Projenin ÇED sürecine tabi tutulması gerektiğini belirten müdürlük reddetti. Ardından projeyi mermer ocağına çeviren şirket, 2020 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başvurdu. Bakanlık projeye ÇED olumlu kararı verdi. Bölge halkı da ‘ÇED olumlu’ kararının iptali için dava açtı. İzmir 4.İdare Mahkemesi, ‘ÇED olumlu’ kararını iptal etti. Ardından şirket iptal kararını temyiz etti ve temyiz talebini inceleyen Danıştay 6. Dairesi, kararı onadı.

BAKANLIK REDDETMELİ

Davanın avukatları Karya Mercan ve Şehrazat Mercan’ın, karara ilişkin yaptığı ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bakanlığın zeytinlik, yer altı sularının ve tarım alanlarının doğrudan ve olumsuz etkileneceği yerlerde artık ‘ÇED gerekli değildir’, ‘ÇED olumlu’, izin, ruhsat ve orman tahsisi gibi işlemlerin reddedilmesi gerektiğini, ÇED süreci dahi başlatılmaması gerekiyor.” Ruhsatların iptali için mücadeleye devam edecekleri belirtilen açıklamanın devamı şu şekilde: “Yapılan keşifte 7 uzman bilirkişi ÇED raporunu, sahayı inceledi ve 3573 Sayılı Zeytinlerin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun kapsamında, bölgenin kadim ve yoğun zeytinlik olduğunu, mermer tesisi de olsa, tozuma olacağını, her iki mahallenin suyunu temin eden İZSU kuyularının olumsuz etkileneceği belirtildi. Mahkeme de bu yönde iptal kararı vermişti. Danıştay 6. Daire’nin onaması üzerine de karar kesinleşti. ‘ÇED olumlu’ kararı iptal edilen, Keldağ Tepesi’ne kalker ocağı veya mermer ocağı gibi tesis amaçlı izin, orman tahsisi veya ruhsat gibi işlemlerin de Maden Kanunun 7. maddesine göre iptalini isteyeceğiz. Çünkü bu izin ve ruhsatların dayanağı olan ÇED kararları iptal edilmiştir.”