Birileri gözüne çok pis Torbalı’yı kestirmiş.
Bugüne kadar üretimleriyle gurur duyduğumuz marketlerde bile gezerken ‘Üretim Yeri: Torbalı’ yazısını görünce tebessüm ettiğimiz firmaların yanı sıra başka teşebbüsler de ilçeye olmaya başladı.

Kurşun Fabrikası herkesçe malum. Yerleşim yerine çok yakın bir yere kurulan bu fabrikanın atıkları hala Gaziemir için büyük tehlike oluştururken aynı firmanın sahibi Torbalı Organize Sanayi Bölgesi’ne akü geri dönüşüm tesisi kurmak istedi. ÇED raporları tamamlandı. 21 bakanlıktan da sessiz sedasız ‘Olur’ aldı. Sessiz sedasız olunca da haliyle mahkeme süreçleri geçti. Yani itiraz hakkımız kalmadı.

Köylü direndi. ‘Yaptırmayacağız’ dedi. Kamuoyu oluşturdu, vekiller, belediye açıklama yaptı, Ticaret Odası EBSO ile görüştü derken bir fren geldi. OSB de muhtemelen birkaç adım atacaktır. Buna sevinirken hop yeni haberler.

Nereden?

Yine ovadan.
Türkiye’nin önemli tarım alanlarından olan, yetiştirdiği sebze ve meyveleri yurt dışına kadar ulaşan Subaşı’da üst üste farklı tesisler için ÇED süreçleri başlatıldı.

Bunlardan birisi ve en tehlikelisi kurulmak istenen nükleer atık geri kazanım tesisi, tarım alanlarının ortasına kurulmak isteniyor. Nükleer atıklar, biyokimyasal atıklar ve kimyasal piller gibi tehlikeli ve son derece sağlığa zararlı atıkların yer alması planlanan tesiste yaşanacak en ufak kaza, alınmayacak en kritik önlem geleceğimizi yok edebilecek.
Düşünsenize bu bölgede yetişen domatesi kim almak isteyecek? Bırakın ihracatı iç pazara 5 kilo 1 liradan domates satamayacak üretici.

Üreticiyi geçtim, yer altına karışıp içme suyumuza karışacak olan bu atıklar hepimizi kanser riski ile bir ömür yaşamaya mahkum edecek.

Bitti mi? Tabi ki hayır bununla uğraşırken bir firma yine Subaşı’da atık ara depolama ve atık toplama ayırma tesisi kurulmak isteniyor.
Patlayıcı, oksitleyici, yanıcı, zehirli, aşındırıcı, bulaşıcı ve insan sağlığı için zararlı atıklardan bahsediliyor.

Bitti mi? Nereye bitti!
Daha sırada balık atıklarının işlenmesi ve balık yağı ve balık unu üretim tesisi kurulmak isteniyor. Nereye? Yine ovanın tam ortasına: Subaşı’ya.

Üstteki üç tesise nazaran en zararsız kuruluş bu aslında ancak Yazıbaşı’daki bir balık tesisinin bölgedeki fabrikaları kaçırmaya başlamasını bilmeyen yok. Bölgedeki koku yüzünde evini terk edenler var. Kaldı ki bu yeni tesiste balık atıklar işlenecek. Atık suların toprağa oradan da yer altı sularına karıştığını düşünsenize.

Samimi söylüyorum düşünün ve gelin el ele verelim. Bu tesisleri buraya kurdurmayalım. Ticaret Odası önceki gün bizi çevre mühendisleri ve hukukçular aracılığıyla bilgilendirdi. Bize de sizlerle paylaşmak düştü.

Nükleer santralleri mutfak tüpünden daha az tehlikeli gören, ÇED süreçlerini halkın katılımını engelleyen yönetimlerin,  kalması yaşamlarımızın hiçe sayıldığının acı bir göstergesi maalesef.

Bu tesislerden sadece birinin yapılmasıyla ilçe genelinde yaşayan insanlar risk altında olacak. Çocuklar okullara giderken toprağın altında ve üstünde bulunan radyoaktif atıkların yanından geçecek. Orada yaşayan vatandaşlar, çocuk düşürme ve kanser vakaları sayısında artışı konuşacak. Yarın yaşanacak bir kazada cenneti cehenneme çevirmemek için bir an önce bu projeler durdurulmalıdır.

Bütün gelişmiş ülkelerin nükleerden vazgeçtiğini; Türkiye'nin imkanı olmasına rağmen yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapmak yerine sanayi ülkelerinin ellerindeki eskimiş nükleer teknolojileri satın alması fazlasıyla düşündürücü.

Gelin el ele vererek bu projeleri durduralım. Durduralım ki ileride bir gün birileri yaşanan facianın filmini çekmesin ve Torbalı, Çernobil olmasın.