Görmez mi? Uygur mu? Benim analizime kalırsa…

Sizin kanalizasyon sorununuzu bir sonraki dönemimde çözeceğim’ diyor. Muhtar ‘Başkanım, çalışmalar başlayalı birkaç gün oldu’ diyor. ‘Aaa öyle mi? Çok sevindim’ demek kalıyor sonra ona. Subaşı’ya gidiyor, ‘Büyükşehir yapmazsa kanalizasyonu ben valilik kanadıyla yaptıracağım’ diyor meğer Subaşı’nın kanal ihalesi Büyükşehir tarafından yapılmış. Ya emini olduğunu söylediği şehrinden bihaber ya da ‘Yapılırsa sahiplenirim’ diyor. Artık son dört gün! Seçim kapıya dayandı. Liderler sahada! Adnan Yaşar Görmez’in peşinde tam 9 kişinin çalıştığı belediye basın birimi olduğu için çoğu çalışmasına katılma gereği duymuyorum ancak İsmail Uygur’un çalışmalarına katılmaya çalışıyorum. İki lideri de çok yakından tanıdığım söylenemez. Uygur döneminde öğrenci, Görmez döneminde gazeteciyim. O yüzden ‘Görmez’i biraz fazla eleştirdiğim’ doğrudur. Öğrencilik yıllarımda hatırlarım Uygur’u. Lisedeyken ‘Torbalı gelişiyor, değişiyor, güzelleşiyor’ sloganını kullanmıştı ve bu hafızamda yer edinmişti. Üniversitede iken de sık sık gazeteler aracılığıyla takip ederdim Uygur’u bir de facebookta arkadaşımdı. O zamanlardan var tabi gazetecilik heyecanı, sorgulardım tabi çok da olgunlaşmamış düşüncelerimle. Şimdi karşılaştırmak istiyorum iki lideri… Mesela Uygur’un yapacağım deyip de yapmadığı bir projesini söyleyebilen var mı? Ama Görmez’e baktığınız da Uygur’un yaptığı huzurevini bile sahiplendiğini, yetmediği gibi devlet bakanına bakanına açtırdığını gördük. Ha evet huzurevinin bahçesini satın almıştı. Belki onun için bakanı getirmiştir. Zira 2 metrekarelik taksi duraklarının kurdelesini de AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’a kestirmişti. Görmez sıralıyor, üniversite, tıp fakültesi, millet bahçesi… Uygur ise ‘Tahribattan, yıkımdan kurtaracağız Torbalı’yı. Borçları da öderiz hizmet de yaparız’ diyor. Çünkü 60 milyondan fazla borç, 100 milyondan fazla çekilen faizli ve geri ödemeli kredi var. Çıkıp eğer büyük vaatler verecekse bunun yerine gelmeme ihtimalini de göz önünde bulunduruyor. Yalan söyleyip, boyun bükeceğime, alnım ak gezerim telaşında. Bakınız, üniversite Görmez’in önceki dönem projelerinde de vardı. Bunun için dev bir hamle de yapmıştı. Bakana pankart hazırlamıştı. Tabi bakan pankartla ikna olmadı, üniversite Kiraz’a gitti. Hatta Kınık'a bile gitti. Tıp Fakültesi diyor mevcut hastane için kılını kıpırdatmıyor. Bir firma oksijen-azot hortumlarını ters bağlıyor hastanede, hastane yöneticileri sorunsuz teslim aldığına dair imza atıyor. Hükümetle aynı partide ama kalkıp bunun için sorumluluk üstlenmiyor. Mesela o mağdur aileye gitmiş mi bir kere? Millet Bahçesi… Tam 4.5 yıl. Bakın üniversite değil, kentsel dönüşüm değil ya da ne bilim Torbalı’ya deniz getirmiş değil. 4,5 yılda İller Bankası’ndan aldığı kredi ile yapabildi 22 dönümlük yeri. Daha Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan iken dile getirdi bunu. Sözde geçen ağustosta açılacaktı. Kemalpaşa ile beraber başladılar. Kemalpaşa efsane bir projeyi bitirip açtı ve neredeyse açılışının yıl dönümü gerçekleşecekken bizimki ‘Bari seçime yetiştireyim’ dedi ve yetiştirdi. Bunun için ‘Rüya projem’ diyen Görmez, es kaza Uygur’un Görmez gibi kredi çekmeyip öz bütçesi ile yaptırdığı Masal Parkı gibi bir yeri yapsaydı ne diyecekti? Belediyecilik bilgi birikim kadar vizyon da isteyen bir durum tabi. Örneğin şehrin kurtuluş yıl dönümü konser vereceksin getirdiğin sanatçı sosyal medyada mandalina satarken şarkı söyleyen Veysel. Bir tarafta Mandalinacı Veysel bir tarafta da Neşet Ertaş’ı Torbalı ile buluşturan İsmail Uygur. Biri kültürümüzde var diyor, vatandaşı bir arada toplayan önemli etkinlik diye deve güreşleri düzenliyor, diğeri ‘Millet içki içiyor’ diye iptal ediyor. Sorunca da ‘Hayvanların dövüştürülmesine karşıyım’ diyor. 2015’te neden yaptınız madem karşıydınız… Hadi ona karşıydınız her yıl yapılan Rahvan At Yarışları’na ne oldu? Şimdi bir yandan yapamayacağı vaatleri tek tek sıralayan Görmez diğer taraftan da makul sözler verip önceliği tahribatı gidermeye veren Uygur. Önceki gün Uygur’un buluşmalarında yer aldım. Subaşı’da bir genç ‘Başkanım artı para sistemini kaldıracak mısınız?’ dedi. Uygur, ‘Kaldıralım’ demek varken, ‘O İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin elinde ama göreve gelelim dile getirelim’ demekle yetindi. Genç tatmin olmadı belki ama hayal kırıklığına da uğramayacaktır… Anlatılacak yazılacak çok şey var ancak satırlar yetmiyor bazen. Şimdi Pazar günü sizlere birer ip verecekler. Bu iple intihar da edebilirsiniz salıncak da kurabilirsiniz. Hayatın ipleri sizin elinizde… Sağlıcakla…