Karaot Tohum Derneği, bu kez Hürriyet gazetesinin gündemine oturdu. Hürriyet’in en çok okunan yazarlarından Mete Tamer Omur, ‘Tohumlar yok olmasın diye’ başlıklı yazısı ile derneğin hikayesine değindi. İşte yazının tamamı Hikaye bir TV programındaki ‘yerel tohumlar yok oluyor’ sözüyle başlar. Feray Karapınar da bu yok oluşu durdurmak adına bir şeyler yapması gerektiğini düşünür. Şehirden rotayı köye çeviren Feray Karapınar, Torbalı Karaot köyüne yerleşir. Kaybolmaya yüz tutan yerel tohumlar uğruna köy köy dolaşır. Yöre halkıyla birlikte Karaot Tohum Derneği’ni kurar. Birçok yerel tohumun bulunup çoğaltılması ve tekrar üreticilere dağıtılmasına önayak, takas etkinlikleriyle de belediyelere rol model olur. Zaman zaman yol kazaları yaşasa da dernek, bugün Mevsim Kutusu markasıyla sağlıklı gıdaları aracı olmaksızın tüketiciyle buluşturuyor. Hem üreticinin hem tüketicinin kazanması hem de yerel tohumların çoğalması adına mücadele veren dernek, Mevsim Kutusu’nu kooperatife dönüştürmeyi hedefliyor. KARAOT Tohum Derneği... Kendi yağıyla kavrulan ve zor olanın peşinden giden bir oluşum. Yerel tohumların yok olmamasını kendine misyon edinen ve bu uğurda AB fonu kullanmayan, ticari şirketlerle işbirliği yapmayan, sürdürülebilir tarım misyonuyla hareket eden bir yapı. Karaot Tohum Derneği’nin kurucu başkanı Feray Karapınar ile şimdiki başkan Aytuğ Gündüz ile hem derneğin kuruluş hikayesini hem gelecek planlarını konuştuk. İşin fitilini ateşleyen 1975 Aydın Koçarlı doğumlu ve ortaokul ikiden terk Feray Karapınar, o süreci şöyle aktardı: TV PROGRAMIYLA BAŞLADI “Terzi çıraklığı, ardından da tekstil atölyelerinde geçen bir yaşam ve bu alanda kendi işimi yaparak gelişen bir kariyerim oldu. Daha sonra ise öğretmen olan o dönemki eşimle yolum Bitlis Tatvan’a düştü. Burada bir akşam TV programında karpuz tohumlarının yok olduğu anlatılıyordu. Tabii, çiftçilikte var serde. ‘Bu tohumlar nereye gidiyor’ diye dert edinmeye başladık. TV programının çekildiği Dicle Üniversitesi’ne gittim. Orada tabloda tohumların kaybolma hızının tahminimden çok daha büyük olduğunu gördüm. Ufak ufak Tatvan’da kaybolan tohumlarla ilgili araştırmalara başladım. Daha sonra yine bir tayin durumuyla yolumuz 2004 gibi bu kez Torbalı Karaot köyüne düştü.” ÇEYİZ VE SANDIKTAN ÇIKTI Daha önce İzmir’e döndüğünde tekstille ilgili bir şeyler yapma planları yapan Feray Karapınar, Karaot köyünde Tatvan’da başladığı tohum konusunu köylülerle de tartışmaya başlar. Feray Karapınar, bu tartışmaların dernekleşerek anlam kazanacağına inandıklarını söyleyerek, “Ve 2006’da Türkiye’nin ilk tohum derneğini kurduk. Karaot Tohum Derneği. Önce köydeki yaşlı kadınlara gittik, onlardan aldığımız tohumları kayıt altına almaya başladık. Sonra yan köylere gidelim dedik. Tabii, önce tohum istemedik. Bir yıl boyunca tohumun önemini anlattık. Yaptığımızın ‘zor’ olduğunu söyleseler de ‘deli’ deseler de ellerini taşın altına koydular. Kaybolmaya yüz tutan o tohumlar için köy köy gezdik” diyerek sandıklardan, çeyizlerden 100-200 yılık tohumlar bulduklarını paylaştı. Yerel tohumların satışının yasak olması nedeniyle yıllardır Anadolu’da kullanılan bir modeli de hayata geçirme noktasında öncelik ettiklerini paylaşan Feray Karapınar, şöyle devam etti: “2010’da Torbalı’da ‘Tohum Takas Şenliği’ yaptık. Bu daha sonra Seferihisar’da devam etti. Aydın Büyükşehir Belediyesi’yle çalıştık. Yıllarca tohumu anlattıktan sonra, üretici de üretmeye başladı. Bu kez de bunun sürdürülebilir olması adına satış kanalının oluşması ve üreticinin kazanması gerekliliği ortaya çıktı. Bu kapsamda da İzmir ve Aydın’ın dışında Türkiye’nin çeşitli belediyeleriyle işbirliğine giderek ‘üretici pazarları’ ortaya çıktı. Tabii, bir süre sonra üreteci pazarının belli bir sınırı olduğunu fark ettik. Bu kez interneti kullanarak bir şeyler yapabilir miyiz üzerine odaklandık. İki yıllık düşüncenin ardından ortaklı bir yapıyla internet kanalından satış başladı. Ama bu alanda üç tane yol kazası yaşadık. Sonuçta, bu işi kendimizin yapması gerektiğini düşündük ve geçen yılın sonunda internet kanalıyla tüketiciyle buluşan Mevsim Kutusu Aydın Yenipazar’da ortaya çıktı.” HEDEF KADIN KOOPERATİFİ İZMİR’de yıllarca reklam-promosyon üzerine çalışan ve peşine düştüğü lezzetli domates Aytuğ Gündüz’ü Karaot Tohum Derneği’ne getirir. Bir süre sonra İzmir’deki işlerini bırakarak köye yerleşen Aytuğ Gündüz, Mevsim Kutusu’nun işleyişini şöyle aktardı: “Mevsim Kutusu tamamen Karaot Tohum Derneği’nin bir markası. Domatesten bibere, mandalinadan cevize, tarhanadan erişteye mevsimine göre 60-70 çeşit ürünümüz var. Bu ürünleri 11 aktif üreticiden alıyoruz. Haftalık listeler yayınlanıyor, ona göre siparişler yola çıkıyor. Ben ve Feray’ın yanı sıra Çağrı Burak Savrun, Burcu Serttaş, Esra Barut, Merve Ülgentay, Rıdvan Balaban ve Gülsüm Önal da Mevsim Kutusu için emek veren isimler. 11 üreticinin yanı sıra bu ekipte ürün yetiştiriyor. Bizim burada hedefimiz bir çiftçi markası olan Mevsim Kutusu’nu yönetiminde kadınların olduğu bir kooperatife çevirmek.” SİSTEM ÇÖKEBİLİR EKOLOJİK yaşam modasıyla birlikte birçok insanın köye yerleşme planı yaptığını ya da bunu hayata geçirdiğine dikkat çeken Feray Karapınar, “Burada büyük bir tehlike var. Şehirden köye gelen, hem bir gelirle hem de bir piyasayla geliyor. Şirin bir amca ya da teyzeyle fotoğraf çektirip, sosyal medyasına yüklüyor. Sonra da onun eriştesini çok yüksek fiyatlardan satıyor. Buradaki sıkıntı üreticinin hakkı olandan alınan pay. Olması gereken ise üreticinin tüketiciyle buluşmasında önderlik etmesi ve bilgi birikimini geldiği yere aktarması. Ama burada işler pek iyi gitmiyor. Gelenler bir süre sonra aynı dili konuşmadığı için köylüyle iletişimi koparıyor” diyerek, bu sistemin çökme tehlikesi olduğunu aktardı. KAMPTA ZORLU YAŞAM KARAOT Tohum Derneği’nin hedeflerini paylaşan Feray Karapınar, “Şu an çocuklara ekolojik eğitim veriyoruz. Bunu daha da yaygınlaştırma planlarımız var. Ayrıca, Aydın Yenipazar’da ekolojik kamplar yapacağız. Burada amacımız üreticinin nasıl zor şartlar altında çalıştığını yerinde birebir işe dahil olarak görmelerini sağlamak. Bunu sonbahar gibi hayata geçireceğiz. Bir diğer hedef ise kentteki insanlara gidip ekolojik eğitim vermek istiyoruz. Yarın bir gün köye geldiklerinde sıkıntı yaşamamalarını sağlamak adına dertleşmeye gideceğiz” diyor.